24 Ocak 2012 Salı

Geziyorum

Mısır Çarşısı - Tahtakale - Kapalıçarşı
Gezmekten çok keyif aldığım yerlerdir buralar. Bütün bir gün gezip doyamam.
Her gelişimde başka sokaklarını keşfederim. Bir önceki gezide girdiğim sokağı bulamam bazen. O gün ayakların beni nereye götürürse artık. Zaten her yerini gezmeye yetmez ki tek bir gün.
Bu hafta bir iş için gittim Eminönü’ne. Bilenler biliyor eşim muayenehanesini taşıyor. Yeni mekana perde ihtiyacımız oldu. Aldığımız fiyatlar “aman allahım, eski perdeleri mi kullansaydık” dedirtecek cinstendi. Bir de buralara bakmak istedim. Hem fikir edinecek hem de gezecektim. Uzun zamandan beri gidememiştim çünkü.
Sabahtan gideceksiniz ki çok kalabalığa kalmadan rahat rahat gezebilesiniz. Erken dedim ama benim evden çıkmam 10.30 oldu.
Kadıköy'den vapura bindim, martıların eskortuyla Eminönü’ndeydim kısa bir süre sonra.

Bütün ihtişamıyla Yeni Camii.

Sultan III.Murat’ın eşi ve III.Mehmet’in annesi olan Venedik asıllı Safiye Sultan kendi adına yaptırmak istediği bu camiinin temeli 1597 yılında atılmış çeşitli nedenlerle ara verildiğinden tam 66 yılda tamamlanmış ve yapımında üç ayrı mimar çalışmış. 1663’te ibadete açılmış.


Kuşlara yem atmadan olmaz tabii...

Ve işte Mısır Çarşısı.
Tarihi ve kendine has baharat kokusuyla çekiyor yerli-yabancı turistleri.

Yeni camii’nin arkasında ve çiçek pazarının yanında olan Mısır çarşısı 1660 yılında Turhan Sultan tarafından yaptırılmış, mimarı Kazım Ağadır. Kahire’den alınan vergilerle yapıldığı için adı Mısır Çarşısıymış. Aktarlarıyla meşhur bu çarşıda doğal ilaçlar, baharat, çiçek tohumları, nadir bitki kök ve kabukları gibi eski geleneğe uygun ürünlerin yanı sıra; kuru yemiş, şarküteri, değişik gıda maddeleri satılmaktadır.


Satıcılar kaç dil biliyor allah aşkına?
Dolaşan turistleri tezgaha çekmek için; “Wellcome”, “Bonjour” olmadı “Zdravstvuyte”...
Ben de hiç ses yok. Sadece başımı sallıyor ve gülümsüyorum. Kendimce nereli olduğumu belli etmiyorumJ

Her yer kalabalık, rengarenk. Neye ihtiyacınız varsa her şey var...


Turkish Delight almadan dönülmez.


Mısır Çarşısı'nda bir-iki kuyumcu da var


Bebek mi bekliyorsunuz...
Yoksa kına geceniz mi var?
Kına gülü ve tacı, Nişan yastığı??
Çok aranan şeyler galiba baksanıza...

Yoksa düğün mü var?

Renk renk


Bu keçeciyi biliyor musunuz?
Mutlaka görün... Terlikten küpeye kadar keçeden her şey...

Burası da hemen yanında, iğne oyaları... El emeği göz nuru.

Yağmur, alışverişe engel  değil...
Kalite, her yerde...
Mısır Çarşısı – Ketenciler Kapısı
Kuru kahveci Mehmet Efendi’den kahve almak için kuyruğa girmek gerekiyor.
Kahvenin yanında ikram etmek için çifte kavrulmuş lokum da almıştık zaten.

Çay molası

Burası en çok sevdiğim mağazalardan biri...
Çok güzel aksesuarlar var...

Bu amca başlı başına bir dükkan. Yok yok.
Çocukları sevindirin...
Yazın mısır, kışın kestane...

Dönüş saati geldi. Yüküm de bayağı ağırlaştı. Alabildiklerimi poşetlere doldurup koluma taktım. Alamadıklarımı ise aklıma yazdım. Dönüş vapurunda karar aldım, en kısa zamanda yine geleceğim, yine gezeceğim.
Aa aa bu arada perde ne oldu diyorsanız. Yarı fiyatına hallettim. Hem de dikişiyle beraberJ
Yeni gezilerde görüşmek üzere...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder